8 Ocak 2009 Perşembe

GÖRMEK

Yine milletçe yek vücut olmanın güveni yaşanıyor güzel ülkemde. Milletim, İsrail’in Gazze’ye saldırıları karşısında gerekli tepkiyi veriyor. Herkes çok üzgün, acılı, tepkili. Yine herkesin aynı düşünmesinin rahatlığı içindeyiz. Nasıl olur da İsrail böylesine vahşi bir katliamı sürdürebilir? Şaşkınız. Çocuklar, siviller ölüyor.

Tüm bu infialin, on yıllardır süren savaşta kanın oluk oluk aktığı coğrafyamda yaşanmasını şaşkınlık içinde izliyorum. Sanki ölüm bize çok uzak. Gazze’deki vahşet karşısında çölde kar gören bedeviler gibiyiz. Oysa ne burası çöl, ne de biz bedeviyiz.

Biz, kanlı bir savaşın süregeldiği, çileli Ortadoğu topraklarının, Irak’ın yanı başında, ölümün gayet kanıksandığı bir ülkenin sakinleri, çocuklarıyız. Savaşta 200 kişi değil, bir kişi bile ölse; ölenler sivil değil, cephede savaşa sürülenler bile olsa savaşın olmaması gerektiğini düşünen, düşüncesini haykırdığında vatan haini, düşman ilan edilen çocuklarıyız aynı zamanda.
Bu ülkede yıllardır süregelen savaşta gencecik insanlar toprağa düşüyor. Tabut içinde evlerine döndüklerine ya da defnedilmelerine izin verilmediği için genç cansız bedenlerinin derelerde çaresizce yıkandığına tanık oluyoruz. Bu savaşı körükleyenler, izleyenler, bugün Gazze için, hem de gözümüzün içine baka baka “İsrail’i uyarıyoruz, masum kanı yerde kalmaz” diyebiliyor.

Gazze’de büyük bir vahşet, katliam yaşanıyor. Hep birlikte bu katliama karşı çıkıyor, durdurma erkini geliştirmeyi ve son vermeyi istiyoruz. Ama...

Hayatının her anında insanların ırkları ve dinleri nedeniyle öldürülmediği bir dünya hayaline sahip çıkan bizler, bölge Gazze, öldürülenler Müslüman ve sivil, saldıran İsrail olduğu için sesini yükseltenlerden ayrılıyoruz. Televizyon vampirlerinin daha fazla raiting uğruna her akşam odalarımızın ortasına fırlattığı kanlı görüntüleri izleyip hınç dolan, intikam ateşi ile yanan, görüntüleri gözyaşları içinde izleyip görevini yerine getirdiğini düşünenlerle aynı tarafa düşmüyoruz.

Çelişki ile riyakarlığın iç içe geçtiği bu topraklardan, dünya için bir barış umudu çıkar mı sizce? Biz gördüğümüz, umuda adını verdiğimiz sürece evet.